Ne farkeder demişim, bilmeden farkı istemişim..

   Gün doğumunda öten kuşların sesini duyanlar iyi bilir ki  umut bağırır kuşlar. Zikirden olsa gerek berrak, şeffaf ve alabildiğine sarı. Tertemiz oksijen, canlanan frontal, toksiklerden arınma, müthiş aydınlanış..Varoluş sevincine balta vurulmayacak yerlerden olmalı balkonlar ve gökyüzü.. Sıra sıra yıldızların yavaş, sessiz ve gönüllü kayboluşuna şahit olmak..Satın alınamayacak iki yegane nimeti düşünüyorum. Boş zaman ve gençlik.. Kriptolar buna yarasa keşke..

  Zamanı geri alamıyorsun. Söylediğin cümleleri, yaşadığın anıları, kırgınlıkları ve öfkeleri geri saramıyorsun. Fakat her defasında yenilenen, dipdiri kalan, eskimeyen, gitmeyen şey var ki hissettiğimiz. Güzel bir koku zamanı geri getiremez evet lakin hislerini günceller. Ne müthiş ve değerli değil mi?Herhangi bir  eşya ile yolculuğa çıkmak mümkün ve paha biçilemez. Tüm bu güzellikler boş zamanlarda meydana gelebildiği için kendini dinlemeyenlerin anlayacağı dil değil bu. Zaman geçiyor ve buna çare yok. Hem de hızla akıyor. Önceliklerimizle, sevdiklerimizle, vaktimize vakit katmak istediklerimizle tükeniyor zamanlar. Burası dünya.. Burası çocukların önemsenmediği, teselli ararken tokat yediği, yanlış anlaşılmalarla dolu dünya..

  Bu aralar duyduğum sık cümlelerden birisi otuzlu yaşların en güzel yaşlar olduğu. Dingin, olgun belki zaman zaman yükseldiğin fakat yavaşça ve rızanla iniş yaptığın yaşlar. Hür iradenle verdiğin kararlar, netlik, polemikten uzak, huzurlu, sakin ve seçtiğin kişilerin hayatına kattığı ve katacağı tüm güzellikler.  İsmet Özel'in "Gençtim, ne farkeder deyip geçerdim. Nehrin uğultusu da olur, dalların hışırtısı da, gözyaşı, çiğ tanesi, gizli dert veya verem. Ne farkeder demişim, bilmeden farkı istemişim" dediği yerdeyim. Ve son cümle, gelmiyor zamanla zaman ve yaşlar. Yaşayın yaşamadım dememek için diyor ve Ahmet Erhan'ın  mısralarını yerleştiriyorum.

Saçlarımı uzattım, aynayı kırdım
Deri ceketimi çıkardım sandıktan
Cebimde 20 yıl önceki sevgilimin resmi
O mu büyüdü, ben mi yaşlandım?

Gümüş tabakamı, köstekli saatimi
Bir blues ritmiyle kullanıyorum
Her sabah yeniden uyansam da
Naftalinli bir gençlik bu yaşadığım

Bedia Ak..

Yorumlar

  1. Okurken Su gibi akti satirlar...bir okadar da düşündürdü yine...velhasıl yine son dokunuş harika olmuş...yaşayin yaşamadim dememek için...an da kalmak temennisiyle üstad

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar