Görünen kusurlar daha az ciddidir..

   Söylemek istediklerime Seneca'dan iktibasla başlamak istiyorum. " Görünen kusurlar daha az ciddidir, sağlıklı bir görüntünün altında gizlenirlerse daha tehlikelidirler." 

  Bu cümleden çok şey çıkar. Psikoloji, sosyoloji ve hatta ekonomi bile. Fakat ben nacizane bir kaç kelam edeceğim kendi şahsiyetimle, gerisi uzmanların bileceği iş. Hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir zamandayız. Toplum olarak güven problemi yaşıyoruz. Çekirdek ailemiz ve kendi seçmiş olduğumuz çevremizde de durum böyleyse ne mühim mesele.. Hepimizin ailesinde Z kuşağı da mevcut, yaş almışlar da.. O yüzden bazı tespitleri yapabilmek pekala kolaylaşıyor.  

  İnsan ilişkileri laçkalaşmış vaziyette maalesef. En yakınına bile  yeri geliyor sınır koymak zorunda kalıyorsun. Oldum olası duvarlı insanlardan hoşlanmam, arka bahçesini görmediğim bir insana güvenmem zira içini açmayanda samimiyet göremem. Bir şeyleri saklama ihtiyacı duyuyorsa ve bir derdi varken bile bu derdini kendince eleyerek ve filtreleyerek anlatıyorsa küçük hesapları kaçınılmazdır ve bu üzücü bir şekilde muhatapları tarafından fark edilir. Yakın arkadaşlar arasında bu oluyorsa arkadaş kelimesini kullanmak durumundayım.. Dost bambaşka bir tabir, açmaya bile lüzum görmüyorum.

  İyi bir dinleyici olmayı önemserim fakat iyi bir dinleyici dedim iyi bir alıcı değil. Bazı insanlar vardır ve Güzin abla  olarak hayatlarından memnuniyetle, dertlere derman olmak işlerine gelir. Veren de alan da memnundur..  Ve hatta bu alma işinden beslenen insanlar mevcuttur. 

  Rahatsız olduğum şey şu ki, hiç bir şeyin mükemmel olmayacağını bildiğimiz, "mış" gibi yapmayı yücelttiğimiz lanet olası şu çağda niçin kendilerini tam açmayı reddeden insanlara izin verebiliyoruz? Biz saltca ve üzülerek söylüyorum safca her şeyimizi tüm samimiyetimizle anlatabiliyorken, arka bahçemizin perdesini sevdiklerimize kaldırmayı kabul ediyorken niçin bu tek taraflı kalıyor? Mutlulukları paylaşmak en kolayıdır zaten en mutlu olduğunuz zaman sokaktan geçene bile anlatmak istersiniz de diğer durumlar için niçin aynısı olamıyor? Biz kusur olarak görüp  huzurla kabul ettiğimiz şeyleri paylaşırken niçin muhatabımız kendini kusursuzca sunuyor bize? Ve biz de bunu yiyor gibi yapıyoruz! Kendinde ve ailesinde pekala sorunlar mevcut iken hala niçin bizim huzurlu olup olmadığımızı sormaya teşebbüse izin veriyoruz? Bu hal ve hareketler, samimi tüm insanları aptal yerine koymaktan başka nedir söyleyiniz bana.. Güvenen, çok daha doğrusu güvenle büyüdüğü için bu  müthiş duyguyu tadabilmiş muazzam insanlar, kolay kolay güven(e)meyen insan topluluğunun sadakatsizliğine maruz kalıyor. Bu cümleyi zor bir hayat mücadelesiyle bu kıvama gelmek zorunda kalan insanları tenzih ederek kuruyorum.


  "Herkesin hikayesi farklıdır, duvarı olmayanlar, duvarla büyüyenlere karşı üstündür" ü savunmuyorum asla.. Diyorum ki ayna olalım, duvara duvar, taşa taş.. Diyorum ki izin vermeyelim. Madem ki muhatabın kendinin kusursuz olduğunu varsayarak sana bir derdin var mı diye soruyorsa kendi arka bahçesinden bihaber bizim arka bahçemize dolanmak istiyorsa, bir bahçede biz ekelim kendisine.. Samimiyetimizi, layık olmayanlara heba etmeyelim. Bırakın dinleyici olarak devam etsin eden, aldığı biz olmayalım, kimden ne alırsa alsın, bizden ekmek çıkmasın.

  Herkes kendi kişisel tarihini düşünerek değerlendirecek bu okuduklarını.. Kişisel tarihinize saygı duyarak, kişisel tarihime saygı duyulmasını temenni ediyor ve Juvenal'den iktibasla bitiriyorum "Bilge insan, iyiye bile sınır koyar."


Bedia Ak..

Yorumlar

Popüler Yayınlar